IV. Araziye dikilen fidanlar
IV. Araziye dikilen fidanlar
Madde 729 - Bir kimse başkasının fidanını kendi arazisine ya da kendisinin veya bir üçüncü kişinin fidanını başkasının arazisine dikerse, başkasının malzemesini kullanarak yapılan yapılara veya taşınır yapılara ilişkin hükümler bunlar hakkında da uygulanır.
Ağaçlar ve ormanlar üst hakkına konu olamaz.
I-) Yargı Kararları:
1-) YİBK, T: 22.12.1995, E: 1994/1, K: 1995/3:
“… Yabani ağaçların (Deliçelik ve Menengiçlerin) aşılanarak meyve ağacı haline dönüştürülmesi durumunda, bunun 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 19/2. maddesinde öngörülen ve tutanağın ve kütüğün beyanlar hanesinde gösterilmesi gereken bir “muhdesat” olarak kabul edilmesi gerektiğine … karar verilmiştir.” (RG. 03.06.1996; S: 22655).
2-) Y. 3. HD, T: 18.01.2011, E: 2010/17786, K: 2011/186:
“... davacılar; başkasına ait taşınmaza ağaç dikip yetiştiren kişi durumunda olduklarından, uyuşmazlığın; TMK.nun 729. maddesi yollamasıyla 722 ve devamı maddeleri gereğince çözümlenmesi gerekmektedir.
Türk Medeni Kanununun 722/1. maddesi gereğince “bir kimse kendi arazisindeki yapıda başkasının malzemesini ya da başkasının arazisindeki yapıda kendisinin veya bir başkasının malzemesini kullanırsa, bu malzeme arazinin bütünleyici parçası olur. Ancak, sahibinin rızası olmaksızın kullanılmış olan malzemenin sökülmesi aşırı zarara yol açmayacaksa, malzeme sahibi, gideri yapıyı yaptırana ait olmak üzere bunların sökülüp kendisine verilmesini isteyebilir (TMK’nun 722/2 md.)." 3. fıkra hükmüne göre de “Aynı koşullar altında arazinin maliki de, rızası olmaksızın yapılan yapıda kullanılan malzemenin, gideri yapıyı yaptırana ait olmak üzere sökülüp kaldırılmasını isteyebilir”. 723/1 maddesi gereğince ise “malzeme sökülüp alınmazsa arazi maliki, malzeme sahibine uygun bir tazminat ödemekle yükümlüdür”.
Somut olayda, arazi sahibi davalı hazine; davacıların murisi tarafından dikilen ağaçlarla birlikte taşınmazı ihaleye çıkartmış (dikilen ağaçları benimsemiş) ve ağaçların taşınmaza kattığı değer yönünden sebepsiz zenginleşmiş durumdadır.
O halde, TMK’nun 723. maddesi gereğince inceleme ve araştırma yapılarak, davacılar lehine tazminata hükmedilmesi gerekmektedir. Mahkemece, yanılgılı değerlendirme sonucu yetersiz bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. …”
3-) Y. 14. HD, T: 25.02.2008, E: 2008/466, K: 2008/2228:
“... Bilirkişi raporuyla, davalı ve karşı davacının 11.12.2006 tarihli krokide kırmızı ile işaretlenen 2350.50 m2 yüzölçümündeki taşınmaz bölümüne 270 adet 20-30 yaşlarında bağ omcaları diktiği sabittir. Türk Medenî Kanunu’nun 729. maddesinin yaptığı gönderme sebebiyle bir kimsenin kendisine ait fidanları üçüncü bir kişinin arazisine dikmesi halinde uygulanacak hükümler aynı yasanın 722 ve 723. maddeleridir. Somut uyuşmazlıkta, davacı kayıt maliki kendi arazisine dikilen bağ omcalarının davalı tarafından kaldırılmasını istemediğinden, malik olan davacının mal varlığında bağ omcalarından ötürü sebepsiz bir zenginleşme meydana gelir. Bu zenginleşmeye karşı da taşınmaz maliki olan davacının omca maliki olan davalı ve karşı davacıya tazminat ödemesi gerekir. Tazminatın miktarı ise, omca sahibinin iyiniyetli olup olmamasına ve Türk Medenî Kanunu’nun 4. maddesinin hâkim’e tanıdığı takdir yetkisine göre belirlenir. Bu nedenle mahkemece, gerek duyulursa bilirkişi görüşünden de yararlanılarak ve Kanunun hâkim’e tanıdığı takdir yetkisi en geniş şekilde kullanılarak ödenmesi gereken tazminat tutarı bulunmalı ve hüküm altına alınmalıdır. Değinilen bu husus bir yana bırakılarak olayda uygulanma olanağı bulunmayan yasa maddelerinden söz edilmek suretiyle karşı davanın reddedilmesi yasaya aykırıdır.
Karar açıklanan nedenle bozulmalıdır.”
II-) Türk Kanunu Medenîsi:
6- Dikilen şeyler
Madde 655
Bir kimse başkasının fidanını kendi tarlasına yahut kendi fidanını başkasının tarlasına dikerse alâkadar olan kimseler başkasının levazımı ile kendi arsasında veya kendi levazımı ile başkasının arsasında bina yapmak veya menkul bir inşaatta bulunmak hallerinde alâkadar kimselerin haklarını haiz ve borçları ile mükelleftirler. Ağaçlar ve ormanlar üzerinde üst hakkı tesisi memnudur.
III-) Madde Gerekçesi:
Yürürlükteki Kanunun 655 inci maddesini karşılamaktadır.
Madde İsviçre Medenî Kanununun 678 inci maddesinde olduğu gibi iki fıkra hâline getirilmiş ve kenar başlığıyla birlikte arılaştırılmak suretiyle yeniden kaleme alınmıştır.
Maddenin kenar başlığı “Araziye dikilen fidanlar” olarak düzenlenmiştir. Maddede 1984 tarihli Öntasarıdan farklı olarak bitki sözcüğü yerine, mevcut metinde olduğu gibi, kalıcı, bağımlı ve devamlı olması bakımından fidan sözcüğü kullanılmıştır. Maddede başkasının malzemesini kullanarak yapılan yapılara veya taşınır yapılara ilişkin hükümlere yollama yapılmaktadır. Böylece bu hükümlerin kıyas yoluyla değil, aynen uygulanacağı öngörülmüştür.
Maddenin ikinci fıkrası yürürlükteki maddenin son cümlesinin arılaştırılmak suretiyle tekrarından ibarettir. Buradaki orman kavramı, 6831 sayılı Orman Kanunundaki anlamda kullanılmıştır.
IV-) Kaynak İsviçre Medenî Kanunu:
1-) ZGB:
IV. Einpflanzungen auf dem Grundstück
Art. 678
1 Verwendet jemand fremde Pflanzen auf eigenem Grundstücke, oder eigene Pflanzen auf fremdem Grundstücke, so entstehen die gleichen Rechte und Pflichten, wie beim Verwenden von Baumaterial oder bei Fahrnisbauten.
2 Die Bestellung einer dem Baurecht entsprechenden Dienstbarkeit auf Pflanzen und Waldungen ist ausgeschlossen.
2-) CCS:
IV. Plantations
Art. 678
1 Si quelqu’un a mis dans son fonds des plantes appartenant à autrui ou ses propres plantes dans le fonds d’un tiers, les intéressés ont les mêmes droits et obligations que dans le cas de constructions élevées avec des matériaux étrangers ou de constructions mobilières.
2 Il est interdit de constituer un droit de superficie sur des plantes ou des forêts.
Not: İsviçre Medenî Kanunu’nun 678. maddesinin 2. fıkrası 20.06.2003 tarihli Fedarl Kanun ile 01.01.2004 itibariyle değiştirilmiş ve hükme 3. bir fıkra eklenmiştir. Kaynak hükmün 2. fıkrasında yapılan değişiklikle ayrı yetiştirilen bitkiler veya ekin alanları üzerinde asgari süresi 10 azami süresi 100 yıl olmak kaydıyla üst hakkı niteliğinde bir irtifak hakkı kurulması mümkün hale getirilmiştir. Kaynak hükmün 3. fıkrasında ise üst hakkının süresinden önce sona erdirilmesine ilişkin bir düzenlemeye yer verilmiştir.