1. Sınırların belirlenmesi
II. Sınırlar
1. Sınırların belirlenmesi
Madde 719 - Taşınmazın sınırları, tapu plânları ve arz üzerindeki sınır işaretleriyle belirlenir.
Tapu plânları ile arz üzerindeki işaretler birbirini tutmazsa, asıl olan plândaki sınırdır. Bu kural, yetkili makamlarca heyelân bölgesi olduğu belirlenen yörelerde uygulanmaz.
I-) Yargı Kararları:
1-) YHGK, T: 06.04.2005, E: 2005/1-204, K: 2005/232:
“... Harita ve krokisi bulunan tapu kayıtlarına Türk Medenî Kanunu’nun 719, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20. maddesi uyarınca kapsam belirleneceği kuşkusuzdur. Böyle bir harita ve kroki yoksa veya uygulanabilir nitelik taşımıyorsa, öncelikle tapu kaydının ilk tesisinden itibaren tüm tedavülleriyle birlikte getirtilmesi; uygulamada yararlanılmak üzere varsa komşu taşınmaz kayıtlarının da istenilmesi, böylece yanların dayandığı, usulüne uygun olarak çıkarılmış tüm belgeler toplandıktan, dosya keşfe hazır hale getirildikten sonra yöreyi iyi bilen, yaşlı ve yansız yerel bilirkişi veya bilirkişiler aracılığı ile uygulama yapılması, kayıtlardaki her sınırın yerel bilirkişi veya bilirkişilerden birer birer sorulup arazi üzerinde tesbit edilmesi, gerektiğinde sınırlar hakkında açıklayıcı doyurucu bilgiler alınması, bilinmeyen sınırlar yönünden taraflara tanık dinletme olanağının sağlanması, komşu taşınmaz kayıtlarının da aynı şekilde uygulanarak yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin denetlenmesi gerekir. Öte yandan sınırlar değişebilir nitelikte ise veya tam olarak kapanmayıp açık yönler kalıyorsa, kayda değişmez sınırlarla bağlantı kesilmemek suretiyle miktarına göre kapsam belirlenmesi, ayrıca tapu fen memuru veya mühendisi sıfat ve yeteneğini taşıyan uzman bilirkişi veya bilirkişilerden keşifte saptanan bilgi ve bulgulara uygun ve uygulamayı tam olarak yansıtan, infaza elverişli rapor ve kroki alınması zorunludur.
Somut olayda, daha önce İ. B. ile K. Köyü Tüzel Kişiliği arasında görülen, B. 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.9.1997 tarih 1995/734 E, 1997/629 sayılı kararına esas dava dosyasında, davacı tarafın dayandığı 11.3.1940 tarih, 36 sıra no’lu tapu kaydı mahalline uygulanmış, bilirkişiler rapor ve kroki düzenlemişlerdir. Bilirkişiler raporlarında, tapu kaydını uyguladıklarını, sınırlarını kroki üzerinde gösterdiklerini, davanın konusu itibariyle çekişmeli yerin ölçülmesine ve yüzölçümünün tayinine gerek görülmediğini vurgulamışlardır.
Davacıların dayandığı, 11.3.1940 tarih, 36. sıra no’lu tapu kaydı 345 hektar miktarında olup, çekişmeli yere ilişkin olarak düzenlenen kroki 645 hektar alanı kapsamaktadır. Davacılar tapusu Kazanderesi akıntısı, Küpeler Merası, taş döküntüsü karşılığı, su uçtuğu gibi gayri sabit hudutlar içermektedir. Tapu kaydı, değinilen biçimde uygulanmamış, kapsamı belirlenmemiştir. Mahkemece yapılan araştırma, soruşturma ve uygulama, sonuca gitmeye, sağlıklı bir hüküm kurmaya yeterli değildir.
O halde mahkemece, yukarıda anlatılan ilkelere uygun olarak yeniden keşif yapılmalı, davacının tapu kaydına kapsam tayin edilmeli, dava konusu yerin davacı tapusu kapsamında kalıp kalmadığı bir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde saptanmalı, varılacak sonuca göre hüküm kurulmalıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. …”
2-) Y. 14. HD, T: 14.04.2008, E: 2008/4301, K: 2008/5046:
“... Hazine’nin temliki üzerine oluştuğu anlaşılan 23.12.1976 tarih 27 numaralı tapu kaydının krokisi bulunmaktadır. Bu yüzden 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20 ve Türk Medeni Kanununun 719 maddeleri uyarınca kapsamının krokisine göre saptanması gerekir. Başka bir anlatımla, taşınmazın krokisi arz üzerinde nereyi kapsıyor ise kaydın miktarı o bölümle sınırlıdır. Böylesine çapa bağlanan bir taşınmazın yüzölçümünün 5520 sayılı Kanun ile değişik Tapu Kanununun 31. maddesine dayanılarak düzeltilmesi olanaklı bulunmamaktadır. Çünkü, 5520 sayılı Yasayla değişik Tapu Kanununun 31. maddesi uyarınca kayıttaki yüzölçüm miktarı bir taşınmaz malın gerçek yüzölçümünün Tapu Sicilindekinden daha az veya fazla olması gerçeğin Tapu Sicilinde yazılı yüzölçümüyle örtüşmemesi, dava konusu taşınmazın da sınırdaki taşınmazlarla bir çekişmesinin bulunmaması halinde mümkündür. ...”
II-) Türk Kanunu Medenîsi:
II. Sınır
1- Gayri menkulün tahdidi
Madde 645
Gayri menkulün sınırı plân ve arz üzerine konulan işaretler ile tâyin olunur.
Plândaki sınır ile arz üzerindeki sınır birbirini tutmazsa asıl olan plândaki sınırdır.
III-) Madde Gerekçesi:
Yürürlükteki Kanunun 645 inci maddesini karşılamaktadır.
Madde konu ve kenar başlıklarıyla birlikte kaynak Kanuna ve maddenin içeriğine uygun olarak değiştirilmiştir. Maddenin ikinci fıkrasına 710 uncu maddeyle getirilen “Heyelân” ile ilgili hükme uygun olarak yeni bir cümle eklenmiştir. Bu yeni hükümle, tapu plânları ile arz üzerindeki işaretlerin birbirini tutmaması hâlinde, plândaki sınıra itibar edileceği kuralının heyelan bölgesi olduğu ilân edilen yerlerde uygulanmayacağı öngörülmüştür. Maddeye eklenen yeni hüküm, İsviçre Medenî Kanununun 668 inci maddesinin üçüncü fıkrasına 04/10/1991 tarihli ve 01/01/1994’de yürürlüğe giren hükümle paraleldir.
IV-) Kaynak İsviçre Medenî Kanunu:
1-) ZGB:
II. Abgrenzung
1. Art der Abgrenzung
Art. 668
1 Die Grenzen werden durch die Grundbuchpläne und durch die Abgrenzungen auf dem Grundstücke selbst angegeben.
2 Widersprechen sich die bestehenden Grundbuchpläne und die Abgrenzungen, so wird die Richtigkeit der Grundbuchpläne vermutet.
3 Die Vermutung gilt nicht für die vom Kanton bezeichneten Gebiete mit Bodenverschiebungen.
2-) CCS:
II. Limites
1. Indication des limites
Art. 668
1 Les limites des immeubles sont déterminées par le plan et par la démarcation sur le terrain.
2 S’il y a contradiction entre les limites du plan et celles du terrain, l’exactitude des premières est présumée.
3 La présomption ne s’applique pas aux territoires en mouvement permanent désignés comme tels par les cantons.
V-) Yararlanılabilecek Monografiler:
Aydın Zevkliler; Gayrimenkul Sınır İhtilafları, Ankara, 1976.