Sitemizde, siz misafirlerimize daha iyi bir web sitesi deneyimi sunabilmek için çerez kullanılmaktadır.
Ziyaretinize varsayılan ayarlar ile devam ederek çerez politikamız doğrultusunda çerez kullanımına izin vermiş oluyorsunuz.
X

Madde 699

b. Paylaşma biçimi

b. Paylaşma biçimi

Madde 699 - Paylaşma, malın aynen bölüşülmesi veya pazarlık ya da artırmayla satılarak bedelinin bölüşülmesi biçiminde gerçekleştirilir.

Paylaşma biçiminde uyuşma sağlanamazsa, paydaşlardan birinin istemi üzerine hâkim, malın aynen bölünerek paylaştırılmasına, bölünen parçaların değerlerinin birbirine denk düşmemesi hâlinde eksik değerdeki parçaya para eklenerek denkleştirme sağlanmasına karar verir.

Bölme istemi durum ve koşullara uygun görülmezse ve özellikle paylı malın önemli bir değer kaybına uğramadan bölünmesine olanak yoksa, açık artırmayla satışa hükmolunur. Satışın paydaşlar arasında artırmayla yapılmasına karar verilmesi, bütün paydaşların rızasına bağlıdır.

I-) Yargı Kararları:

1-) YİBK, T: 14.04.1943, E: 1940/48, K:1943/15:

Bkz. madde 648.

2-) YİBK, T: 27.01.1954, E: 1952/1, 1953/22, K:1954/3:

“… Netice; Taksim suretiyle şuyuun izalesi dâva edilen gayrimenkulün Tapu kaydındaki ipotek ve haciz şerhleri ifraz olunacak kısımlar üzerinde kalmak şartiyle taksim yapılmasına kanuni bir mâni bulunmadığına … karar verildi.” (RG. 06.04.1954; S: 8677).

3-) YİBK, T: 14.03.1960, E: 1960/1, K: 1960/3:

“… Bir kısım hisseleri intifa hakkı ile takyitli bir gayrimenkulün şüyuunun giderilmesine karar verilmesi halinde satışın intifa hakkı yokmuş gibi yapılmasına ve intifa hakkının satış bedelinden takyitli hisseye isabet edecek bedel üzerine intikaline karar verilmesinin caiz olmadığına, satışın Usul ve İcra ve İflas Kanunları uyarınca intifa hakkı ile yükümlü olarak yapılması gerektiğine … karar verildi.” (RG. 26.05.1960; S: 10514).

4-) YİBK, T: 22.02.1991, E: 1990/1, K: 1991/1:

“... Müşterek veya iştirak halindeki mülkiyette şuyuun giderilmesi sonucu elde edilen satış bedelinden muhdesatı yapan paydaşa ödenecek miktarın muhdesatın vücuda getirildiği tarihte bunun yapılması için harcanan parayla sınırlı bulunmadığına … karar verilmiştir.” (RG. 11.07.1991; S: 20926).

5-) YHGK, T: 24.10.2007, E: 2007/6-777, K: 2007/763:

“... Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç vs gibi bütünleyici parça (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Mahkemece dava konusu taşınmazın üzerindeki bina ile birlikte satışına karar verilmesi gerekirken, inşaatın taşan kısmının ayrılarak satış kararı verilmesi doğru değildir...,

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

... Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken,önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. ...”

6-) YHGK, T: 11.05.2005, E: 2005/6-316, K: 2005/335:

“… Dava bir adet taşınmazın paydaşlığının giderilmesi isteğine ilişkindir. Mahkeme satış suretiyle paydaşlığın giderilmesine karar vermiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Satış yoluyla paylaştırılması istenilen taşınmaz üzerinde bina, ağaç vs. gibi bütünleyici parça bulunuyorsa ve bunların da bir kısım paydaşlara aidiyetine ilişkin olarak tapu da şerh varsa veya bu hususta tüm paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve bütünleyici parça ana taşınmazın değerinde bir artış öngörüyorsa o takdirde oran kurulması ve satış parasının bu oran esas alınarak dağıtılması gerekir. Oran kurulurken arzın ve bütünleyici parçaların değeri ayrı ayrı belirlenir. Bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri saptanır. Bulunan bu toplam değerin yüzde ne kadarının arza, ne kadarının bütünleyici parçaya isabet ettiği hesap edilir. Satış sırasında elde edilecek bedelin bölüştürülmesi de bu esaslara göre yapılır. Bütünleyici parçalara isabet eden kısmın sadece bütünleyici parça sahiplerine, arza isabet eden kısmın da payları oranında tüm paydaşlara verilmesi icap eder.

Olayımızda: Dava konusu edilen taşınmaz üzerindeki binanın davacıya ait olduğu hususunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bu nedenle yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılırken tarafların itirazı üzerine mahallinde iki kez keşif yapılmıştır. Bu keşifler sonucunda düzenlenen bilirkişi raporları arasında değerlendirmeler ve tesbit edilen oranlar bakımından farklılıklar bulunduğu görülmektedir. Davalı tarafça ikinci bilirkişi raporuna da itiraz edildiği gözetilerek hükme esas alınan bilirkişi raporu ile ilk bilirkişi raporu arasındaki çelişkinin giderilmesi, hasıl olacak duruma göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır...,

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

… Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.”

7-) Y. 6. HD, T: 16.05.2011, E: 2011/1372, K: 2011/6390:

“... Dava, dört adet taşınmazın ortaklığının giderilmesine ilişkindir. Mahkemece taraflarca düzenlenen sulh anlaşması doğrultusunda paydaşlar arasında aynen paylaştırılmasına karar verilmiş, hüküm davalılardan M. Ö. tarafından temyiz edilmiştir.

Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları iki taraflı, taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalardır. Bu davalarda davalı da davacı gibi aynı haklara sahiptir. Bu nedenle davacının satış suretiyle paylaşma istemesi davalıların aynen paylaşma istemesine engel teşkil etmez.

Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davalarında mahkemece malın aynen bölünerek paylaştırılmasına karar verilebilmesi için taşınmazın yüzölçümü, niteliği, pay ve paydaş sayısı ile imar mevzuatına göre aynen bölüşmenin mümkün olup olmadığının araştırılması gerekir. Taşınmazın önemli ölçüde bir değer kaybına uğraması söz konusu ise aynen bölünerek paylaştırılmasına karar verilemez. Keza paydaşlar rıza göstermedikleri takdirde taşınmazın bir bölümü paylı bırakılamaz.

Aynen bölünerek paylaştırmanın (taksimin) mümkün olması durumunda bölünen parçaların değerlerinin birbirine denk düşmemesi halinde eksik değerdeki parçaya para (ivaz) eklenerek denkleştirme sağlanır. Davada paydaşlar arasında anlaşma olmadıkça hakim kendiliğinden bazı taşınmazların bir kısım paydaşlara, kalanın diğer paydaşlara verilmesi şeklinde aynen bölünerek paylaştırmaya karar veremez.

Aynen bölünerek paylaştırma (taksim) halinde teknik bilirkişiye ifraz (taksim) projesi düzenlettirilerek bu projeye göre taşınmaz Belediye veya mücavir alan hudutları içerisinde ise Belediye Encümeninden karar alınmak suretiyle belediyeden, Belediye dışında ise İl İdare Kurulundan İmar Yasası ve Yönetmeliğine göre bölüşmenin (taksimin) mümkün olup olmadığı sorulur. İfraz projesinde kimlere nerelerin verileceği konusunda paydaşlar anlaşamazlar ise hakim huzurunda kura çekilerek belirlenir.

Onay makamından olumsuz cevap gelmesi halinde paydaşlığın (ortaklığın) satış suretiyle giderilmesine karar verilmesi gerekir.

Olayımıza gelince; Dava 4 adet taşınmazın ortaklığının giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece uyuşmazlık tarafların imzasını taşıyan 10.06.2010 havale tarihli protokole göre çözümlenmiştir. Protokol hükümlerinin bir bütün olarak değerlendirilmesi gerekmekte olup davaya konu 4644 ada 1 parsel sayılı taşınmazın ortaklığının aynen bölünerek giderilmesine karar verilmiş ise de onay makamı olan Belediye Encümeninin bölüşmenin (taksimin) mümkün olup olmadığına dair kararının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece Belediye Encümeninin kararı alınmaksızın Belediye İmar ve Şehircilik Müdürlüğünün ifrazın mümkün olduğuna dair yazısı ile yetinilmek suretiyle ortaklığının aynen bölünerek giderilmesine karar verilmesi hatalı görülmüştür.

Hüküm bu nedenle bozulmalıdır. …”

8-) Y. 6. HD, T: 05.05.2011, E: 2011/768, K: 2011/5822:

“... Dava, 22 adet taşınmazda paydaşlığın giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece 3780 ve 3959 parsel nolu taşınmazlara ilişkin davanın vazgeçme nedeniyle reddine, diğer 20 adet taşınmazda paydaşlığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmiş, hük(mü) davalılardan M. D. … temyiz etmiştir. ...

Borçlu ortağın alacaklısı tarafından açılan davada birden fazla taşınmaz dava konusu edilmiş ise icra takibine konu borç miktarına göre dava tarihi itibariyle taşınmazlardan borçlu ortağın payına düşecek değerin tespit edilerek borca yetecek miktarda taşınmazın ortaklığının giderilmesine karar verilmesi, fazlaya ilişkin istemin reddedilmesi gerekir.

Dosya arasında bulunan alacaklı tarafından başlatılan icra takip dosyasında 26.01.2009 tarihli takip tarihi itibariyle toplam 7.927 TL alacağın tahsili istenmiştir. Bu durumda mahkemece icra takibine konu borç miktarına göre dava tarihi itibariyle taşınmazlardan borçlu ortağın payına düşecek değerin tespit edilerek borca yetecek miktarda taşınmazın ortaklığının giderilmesine karar verilmesi, fazlaya ilişkin istemin reddedilmesi gerekirken yazılı şekilde 20 adet taşınmazın satışına karar verilmesi doğru değildir.

Ayrıca mahkemece, satış bedelinin tapu kaydı ve mirasçılık belgesindeki oranlar doğrultusunda dağıtılmasına karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken satış bedelinden borçlu M. D.’nin payına düşecek kısmın icra dairesine aktarılmasına karar verilmesi doğru olmadığı gibi, satış bedeli üzerinden % 09,9 oranında harç alınması gerekirken % 0,9 oranında eksik harç alınması da doğru değildir. …”

9-) Y. 6. HD, T: 02.03.2011, E: 2010/12908, K: 2011/2349:

“... Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde davaya konu taşınmaz üzerinde bina, ağaç vs gibi bütünleyici parça (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar (ortaklar) ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesinde bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır.

Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına değil de 3. şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etme ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir. Olayımıza gelince; Dava konusu edilen ve satışına karar verilen 366 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatların davalılardan O. S. ve R. S.’a ait olduğu hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.

Mahkemece, satış bedelinin bölüştürülmesine karar verilirken yukarda belirtilen ilkeler gereğince hüküm kurmak gerekirken yazılı şekilde muhdesat bedellerinin muhdesat sahiplerine ödenmesine karar verilmesi doğru görülmediğinden hükümün bozulması gerekmiştir. …”

10-) Y. 18. HD, T: 01.02.2011, E: 2011/5, K: 2011/1028:

“… Davacı vekili dava dilekçesinde, 862 ada 1 parsel sayılı taşınmazın satış yoluyla ortaklığının giderilmesini istemiş; mahkemece, yapılan yargılama sonunda taşınmazın satılarak bedelinin paydaşlara dağıtılması suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verilmiştir.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 699. maddesinin ikinci fıkrası hükmüne göre paydaşlar arasında paylaşma biçiminde uyuşma sağlanamazsa, paydaşlardan birinin istemi üzerine hakim; -koşulları varsa- taşınmaz malın aynen bölünerek paylaştırılmasına karar vermek durumundadır. Anılan yasa maddesinin üçüncü fıkrasında belirtildiği üzere aynen paylaştırmanın koşulları yoksa ve özellikle paylı malın önemli bir değer kaybına uğramadan aynen paylaştırılması olanaklı değilse, ancak bu durumda açık artırmayla satışa hükmolunmalıdır. Öte yandan 634 sayılı Kat Mülkiyeti Yasası’nın 10. maddesinin son fıkrası hükmü uyarınca, kat mülkiyetine konu olmaya elverişli bir taşınmaz üzerindeki ortaklığın giderilmesi davalarında, mirasçılardan veya ortak maliklerinden biri … paylaşmanın kat mülkiyeti kurulması ve bağımsız bölümlerin paydaşlara özgülenmesi yoluyla yapılmasını istediğinde hakim, o taşınmazın mülkiyetinin 12. maddede yazılı belgelere dayanılarak kat mülkiyetine çevrilmesine ve paylar denkleştirilerek bağımsız bölümlerin ortaklara ayrı ayrı özgülenmesine karar vermelidir. Bu madde hükmüne göre kat mülkiyetine konu olmaya elverişli bir taşınmazdan söz edilebilmesi ve dolayısıyla ortak taşınmazda kat mülkiyetine geçilebilmesi için; üzerindeki yapının veya yapıların mimari projesine uygun biçimde tamamlanmış (yapı kullanma izin belgesinin alınmış) olması ve bağımsız bölümlerinden her birinin başlı başına kullanılmaya elverişli bulunması (m. 1), anayapının tümünün kargir olması (m. 50/2), her bir paydaşa en az bir bağımsız bölümün düşmesi, 12. maddede yazılı belgelerin yöntemine uygun biçimde tamamlattırılmış bulunması gerekir.

Dosyada toplanan bilgi ve belgelerden, dava konusu taşınmazın 20 paydaşının olduğu ve üzerinde 6 katlı tamamlanmış kargir bir yapının bulunduğu anlaşılmaktadır. Yerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda anataşınmazda kaç tane bağımsız bölüm olduğu belirtilmemiştir. Öncelikle anataşınmazda başlı başına kullanılmaya elverişli kaç tane bağımsız bölüm olduğu ve her bir paydaşa en az bir bağımsız bölüm düşüp düşmediği tespit edilmelidir. Bundan sonra taşınmazın onaylı mimari projesinin veya bu projede sonradan değişiklik yapılmışsa buna ilişkin değişiklik projesinin bulunup bulunmadığı araştırılmalı, proje yoksa taşınmaz üzerindeki anayapının tekniğine ve imar mevzuatına aykırı olmadığının ve belediyece onay verilebileceğinin saptanması durumunda mevcut fiili durumuna uygun projenin hazırlattırılıp ilgili İmar Müdürlüğünün onayının ve yapı kullanma izin belgesinin alınması, ayrıca Kat Mülkiyeti Yasası’nın 12. maddesinde sayılan diğer belgelerin tamamlanması için kat mülkiyetine geçiş suretiyle ortaklığın giderilmesini isteyen davalı tarafa yetki ve yeterli süre verilmesi; bu hususlar eksiksiz yerine getirildiği takdirde de; dava konusu taşınmaz üzerindeki yapıda her bir bağımsız bölümün (konumu, yüzölçümü, kullanım amacı ve eklentileri yerinde incelenip irdelenerek) değeri ve bu değere göre özgülenecek arsa payı uzman bilirkişi aracılığıyla saptanıp varsa fiili taksime göre, fiili taksim yoksa çekilecek kura ile önce her bir paydaşa birer bağımsız bölüm özgülendikten sonra arta kalan bağımsız bölümlerin pay oranları da gözetilerek yine kura ile paydaşlara özgülenip, gerekirse bedel farkı nedeni ile ödenecek ivaz da belirlenerek payların denkleştirilmesi ve yönetim planı gibi belgeleri paydaşların (tanınan süreye rağmen) imzalamaktan kaçınması halinde bunların imzalanmış sayılması ve araştırmanın tamamlanmasından sonra kat mülkiyeti kurulmak suretiyle ortaklığın giderilmesine; belirtilen koşulların oluşmaması durumunda ancak, satışa karar verilmesi gerekir.

1-Mahkemece, yukarıda açıklanan konularda yetersiz araştırma ve eksik inceleme ile dava konusu taşınmazın aynen paylaştırılmasına olanak bulunmadığı gerekçesiyle satılması suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verilmesi,

2-Bir kısım davalılar yargılama sırasında kullanmış oldukları bağımsız bölümlerini yükleniciden kat karşılığı inşaat sözleşmesiyle satın aldıklarını ve söz konusu bağımsız bölümlerin 10 yıldır alıcılar tarafından kullanıldığını beyan etmişlerdir. Bu iddiaların doğrulanması halinde, yukarıda açıklandığı üzere bağımsız bölümlerin ve zeminin değerinin tek tek belirlenip ayrı ayrı oranlanıp yüzde itibarıyla ne kadarının arza, ne kadarın muhdesata isabet ettiğinin belirlenip, satış bedelinin dağıtımında bulunan bu yüzde oranlar gözönünde tutularak muhdesata isabet eden kısmın sadece muhdesat sahibine veya payları oranında sahiplerine, arza isabet eden kısmın da yine payları oranında tüm paydaşlara veren ek rapor alınmadan eksik incelemeyle hüküm tesisi, Doğru görülmemiştir. …”

Not: Bu yönde bkz. Y. 18. HD, T: 04.12.2008, E: 2008/7070, K: 2008/12850.

11-) Y. 6. HD, T: 16.11.2009, E: 2009/6325, K: 2009/9934:

“... Hazine arazisi üzerine yapılan gecekondunun enkazının ortaklığın giderilmesi istenebilir. Enkazda hak sahibi olanların davada taraf olması gerekir. Dava konusu gecekondunun hazine arsası üzerine yapıldığı anlaşılmakla mahkemece mahallinde bilirkişi marifetiyle inceleme yapılması ve arsa üzerinde bulunan yapının menkul hükmünde sayılması gereken basit bir bina olduğunun anlaşılması halinde enkazın satılarak elde edilecek paranın hissedarlar arasında paylaştırılması, binanın temelli bir yapı olup, arsanın mütemmim cüzü niteliğinde bulunduğu tespit edilir ise davanın reddine karar verilmesi gerekirken bu hususlar göz ardı edilerek eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir. …”

12-) Y. 6. HD, T: 09.06.2009, E: 2009/1720, K: 2009/5443:

“... Paydaşlığın giderilmesine konu olan mala paydaşlardan birisi faydalı ve zaruri masraf yapmış ise, bu masraf diğer paydaşlardan ancak paydaşlığın satış yolu ile giderilip satış bedelinin kendisine verilmesinden sonra, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre istenebileceğinden, masrafı yapan paydaşın görülmekte olan paydaşlığın giderilmesi davasında ileri sürdüğü bu konudaki iddiasının dinlenme olanağı yoktur. Bu yolda bir dava açılmış olsa dahi, ön mesele olarak kabul edilemez. Açıklanan bu hukuki olgu karşısında, mahkemece satış bedelinin tapu kaydı ve mirasçılık belgelerindeki oranlar doğrultusunda dağıtılmasına, faydalı ve zaruri masraf iddiasında bulunan davacının sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre istekte bulunabileceğine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde oran kurularak satış bedelinin dağıtılmasına karar verilmesi doğru olmadığından, hükmün bozulması gerekmiştir.”

13-) Y. 6. HD, T: 15.03.2004, E: 2004/1601, K: 2004/1713:

“... Taşınmazın yol cephesi ve yüzölçümü itibariyle aynen bölünme koşullarını taşıdığı anlaşılmaktadır. Aynen bölüştürülme araştırılırken zeminin durumunun esas alınması gerekirken, üzerinde bulunan cam seraların varlığından söz edilerek aynen bölünmesi mümkün olmadığından bahisle satış kararı verilmesi doğru değildir. Taşınmaz üzerinde eklenti niteliğinde bulunan cam seraların varlığı aynen bölünmeye engel teşkil etmez. Bu durumda mahkemece teknik bilirkişi marifetiyle yeniden keşif yapılarak ifraz krokisinin hazırlattırılması, onay merciine gönderilerek aynen bölünmenin mümkün olup olmadığının sorulması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bundan zühul olunması hatalı görüldüğünden kararın bozulması gerekmiştir.”

14-) Y. 6. HD, T: 20.05.2002, E: 2002/3266, K: 2002/3452:

“… Dava 2 parça taşınmaz mal ortaklığının giderilmesine ilişkindir. Mahkeme taksim sureti ile ortaklığın giderilmesine karar vermiş, hükmü davalı vekili temyiz etmiştir.

Ortaklığının giderilmesi istenilen taşınmazın tapudaki yüzölçümü fiili duruma uymuyorsa ve hudutlar da sabit değilse görevli mahkemede açılacak dava yoluyla tapunun düzeltilmesi için taraflara süre verilmesi dava açılırsa onun sonucunun beklenmesi gerekir. Şayet dava açılmaz veya kesinleşen kararla red edilirse tapu miktarı fiili durumdan az ise sabit hudutlardan başlayarak tapu kapsamının arazide belirlenmesi fen ehline buna ilişkin kroki düzenlettirilmesi o krokide belirlenen yerin ortaklığının giderilmesi gerekir. Şayet tapu miktarı fiili durumdan daha fazla ise davanın reddedilmesi icapeder.

Ortaklığın giderilmesi geçerli bir taksim sözleşmesine dayanılarak isteniyorsa bu davanın reddi gerekir. Zira bu gibi durumlarda taksim sözleşmesine göre tescil için dava açılması icapeder.

Olayımızda: Ortaklığın giderilmesi istenen taşınmazda fiili durumu ile tapudaki miktarın birbirinden farklı olduğu görülmektedir. Bu çelişki giderilmeden taksim kararı verilmesi hatalı olmuştur.

Hüküm bu nedenle bozulmalıdır. …”

II-) Türk Kanunu Medenîsi:

b) Taksimin nasıl yapılacağı

Madde 628

Müşterek mülkiyet; aynen taksim ile nihayet bulacağı gibi bedeli hissedarlar arasında tevzi olunmak üzere pazarlık veya müzayede suretiyle satım1 ile ve hissedarlardan biri veya bir kaçı tarafından diğerlerine ait hisselerin iktisabiyle de nihayet bulur.

Hissedarlar taksimin nasıl yapılacağında ittifak edemedikleri takdirde müşterek mülkün kıymetine ehemmiyetli bir noksan arız olmaksızın taksimi kabil ise, hâkim aynen taksimi ve kabil değil ise hissedarlar beyninde veya umum arasında müzayede ile satılmasını emreder.

Aynen taksiminde hisselerin teadülü temin edilemezse ivaz ilâvesiyle tadil olunur.

III-) Madde Gerekçesi:

Yürürlükteki Kanunun 628 inci maddesini karşılamaktadır.

Madde İsviçre Medenî Kanununun 651 inci maddesi de göz önünde tutulmak suretiyle kaleme alınmış ve ayrıca maddeye bir fıkra da eklenmiştir. Kaynak Kanunun 651 inci maddesinin Almanca metni dikkate alınarak kenar başlık “Paylaşma biçimi” şeklinde değiştirilmiştir. Yürürlükteki metindeki üçüncü fıkra, maddenin ikinci fıkrasının sonuna eklenmiştir.

Maddenin üçüncü fıkrasına eklenen ikinci cümle ile satışın paydaşlar arasında artırma ile yapılmasına karar verilmesi, bütün paydaşların rızasına bağlı tutulmuştur.

IV-) Kaynak İsviçre Medenî Kanunu:

1-) ZGB:

b. Art der Teilung

Art. 651

1 Die Aufhebung erfolgt durch körperliche Teilung, durch Verkauf aus freier Hand oder auf dem Wege der Versteigerung mit Teilung des Erlöses oder durch Übertragung der ganzen Sache auf einen oder mehrere der Miteigentümer unter Auskauf der übrigen.

2 Können sich die Miteigentümer über die Art der Aufhebung nicht einigen, so wird nach Anordnung des Gerichts die Sache körperlich geteilt oder, wenn dies ohne wesentliche Verminderung ihres Wertes nicht möglich ist, öffentlich oder unter den Miteigentümern versteigert.

3 Mit der körperlichen Teilung kann bei ungleichen Teilen eine Ausgleichung der Teile in Geld verbunden werden.

2-) CCS:

b. Mode de partage

Art. 651

1 La copropriété cesse par le partage en nature, par la vente de gré à gré ou aux enchères avec répartition subséquente du prix, ou par l’acquisition que l’un ou plusieurs des copropriétaires font des parts des autres.

2 Si les copropriétaires ne s’entendent pas sur le mode du partage, le juge ordonne le partage en nature et, si la chose ne peut être divisée sans diminution notable de sa valeur, la vente soit aux enchères publiques, soit entre les copropriétaires.

3 Dans le cas de partage en nature, l’inégalité des parts peut être compensée par des soultes.

V-) Yararlanılabilecek Monografiler:

Tufan Öğüz; Müşterek Mülkiyette Taksim Engelleri, İstanbul, 1995.



1   743 sayılı Türk Kanunu Medenîsi’nin 628. maddesinin Düstur’da yayınlanan ilk metninde yer alan “… bey’i …” ifadesi 1424 sayılı ve 18.04.1929 tarihli İcra ve İflâs Kanunu’nun 343. maddesi uyarınca “… satım …” şeklinde değiştirilmiştir (RG. 04.05.1929; S: 1183).

 


Copyright © 2017 - 2024 Prof. Dr. İlhan Helvacı. Tüm hakları saklıdır.
X