2. Eklenecek değerler
2. Eklenecek değerler
Madde 229 - Aşağıda sayılanlar, edinilmiş mallara değer olarak eklenir:
1. Eşlerden birinin mal rejiminin sona ermesinden önceki bir yıl içinde diğer eşin rızası olmadan, olağan hediyeler dışında yaptığı karşılıksız kazandırmalar,
2. Bir eşin mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devirler.
Bu tür kazandırma veya devirlere ilişkin uyuşmazlıklarda mahkeme kararı, davanın kendisine ihbar edilmiş olması koşuluyla, kazandırma veya devirden yararlanan üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilir.
I-) Yargı Kararları:
1-) YHGK, T: 26.09.2012, E: 2012/8-192, K: 2012/629:
“… evlilik birliği sırasında davalı üzerinde … uyuşmazlığa konu 22 numaralı bağımsız bölümün bulunduğu, … mal rejiminin sona erdiği sırada 22 numaralı bağımsız bölüm inşaatının %45’lik aşamaya geldiği ve davalı O. tarafından boşanma davasından önce babası A.’a 31.5.2005 tarihinde satış suretiyle temlik edildiği anlaşılmaktadır.
…
… H.G.K. görüşmeleri sırasında işin esasına geçilmeden önce, çekişmeye konu 22 numaralı bağımsız bölümde ilgili olarak ... Asliye 3. Hukuk Mahkemesinde ... muvazaaya dayalı tapu iptali ve tescil davasının eldeki dava yönünden, neticesinin beklenmesinin gerekip gerekmediği hususu ön sorun olarak görüşülmüştür.
… yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejiminde yer alan ilkelerden biri de, bu rejimin kural olarak nispi hak tanıması ilkesidir. Başka bir deyişle, rejim süresince edinilen mallara dair eşlerin bir alacak hakkı yani şahsi bir hakkı söz konusudur. Yoksa rejim suresince edinilen mallarda eşler ayni hak sahibi değillerdir,(istisna TMK 240.madde) Mal rejimi sona erdiğinde eşlerin edinilmiş mallara dair artık değerler üzerinde karşılıklı alacak hakları bulunmaktadır.
…
4721 s. TMK’nın 229/2.maddesine bakıldığında … bir eşin mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devirlerin edinilmiş mallara ekleneceği düzenlenmiştir. Burada üzerinde durulması gereken kavram “Katılma alacağını azaltmak kastı” drr. Yoksa var olan bir iradenin gizlenip görünüşte başka bir işlem yapılması hususu değildir. Taraflar arasında yapılan bir sözleşme muvazaalı olmasa bile alacağı azaltma kastı ile yapılmış olabilir. Yani geçerli sözleşmelerde de maddede değinildiği anlamda alacağı azaltma kastı bulunabilecektir.
Muvazaaya dayalı dava sonucunda verilecek karar, TMK’nın 229/2.maddesi anlamında alacağı azaltma kastının eldeki davada değerlendirilmesi yönünden, olumlu ya da olumsuz bir sonuç doğurmayacaktır. Temlik muvazaalı olmasa bile, koşulları varsa alacağı azaltma kastı ile yapılmış olabilir.
Açıklanan gerekçe ile H.G.K.’nca, muvazaaya dayalı olarak açılan ve ayni hak istemini içeren tapu iptali ve tescil davasının, şahsi alacak isteme hakkı tanıyan katılma alacağı ve katkı payı ile değer artış payı alacağı istemine dair davaların sonucuna etkisi bulunmadığından, eldeki dava yönünden bekletici mesele sayılmasının gerekmediği kanaatine varılarak, ön sorun oyçokluğu ile reddedilmiştir. …”
2-) Y. 8. HD, T: 12.04.2021, E: 2020/3418, K: 2021/3357:
“… İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi tarafından davalının taşınmazı 2014 yılındaki 3.kişiye devrinin katılma alacağını azaltma kastıyla yapılmadığı kabul edilerek, davacı tarafın katılma alacağı talebi reddedilmiş ise de, boşanma dava dosyasında dinlenen tanık beyanlarına göre, tarafların Ekim 2014 yılında meydana gelen tartışma sonrası ayrıldıkları, bu tartışmadan sonra yeniden bir araya geldikleri, 2015 yılının sonuna doğru yeniden anlaşmazlığa düştükleri ve ayrıldıkları, bu anlaşmazlık sonrası açılan boşanma davası sonrasında boşandıkları, davalının davacıyla Ekim ayındaki tartışmaları sonrasında, 11.11.2014 tarihinde taşınmazı 3.kişiye devrettiği, daha sonra boşanma davasından sonra 2018 yılında yeniden taşınmazı devraldığı dikkate alındığında, davalının davaya konu taşınmazı davacının katılma alacağını azaltma kastıyla devrettiğinin kabulü gerekir. …”
3-) Y. 8. HD, T: 21.11.2018, E: 2016/18541, K: 2018/19005:
“… Mahkemece, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 06.02.2009 tarihinde edinilen tasfiyeye konu taşınmazın davalı tarafından 10.07.2009 tarihinde dava dışı kişiye satıldığı, boşanma dava tarihinin 25.08.2010 olduğu, boşanma dava tarihinde tasfiyeye konu taşınmazın mevcut olmadığı ve elden çıkartılmasında davalının zarar verme kastının davacı tarafça ispatlanamadığı gerekçesiyle bu taşınmaz yönünden davanın reddine karar verilmişse de, gerekçe dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Şöyle ki, dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler ile tarafların boşanmalarına ilişkin mahkeme kararı dikkate alındığında, kadın eş tarafından 03.09.2008 tarihinde erkek eş aleyhine boşanma davası açıldığı, yargılama aşamasında davadan feragat ettiği ve davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiği, daha sonra erkek eş tarafından açılan boşanma ve kadın eş tarafından açılan karşı boşanma davasında yapılan yargılama neticesinde 26.10.2011 tarihli kararla tarafların boşanmalarına karar verildiği, kararda erkek eşin uzun zaman önce müşterek evi terk ettiğinin yazılı olduğu anlaşılmaktadır. Açıklanan bu durum karşısında, her ne kadar dava konusu taşınmaz boşanma dava tarihinden yaklaşık 1 yıl 1 ay önce elden çıkartılmışsa da, taraflar arasındaki gerek reddedilen gerekse kabul edilen boşanma davalarına ilişkin boşanma süreci dikkate alındığında, TMK’nin 229/2. maddesi uyarınca tasfiyeye konu taşınmazın davacının katılma alacağını azaltmak kastıyla devredildiğinin, bu nedenle eklenecek değer olarak tasfiyede dikkate alınması gerektiğinin kabulü gerekir. …”
4-) Y. 8. HD, T. 13.02.2018, E: 2016/12636, K: 2018/2050:
“… Davacı taraf, dava dilekçesinde eşler arasında daha önce görülen ve ayrılık kararı ile neticelenen ... 1. Aile Mahkemesi ... dava dosyasında her iki hesaba da tedbir konduğunu, davalının adına olan hesap yönünden davalıya Mahkemece 2/3 tasarruf yetkisi tanındığını, davalının da bunun üzerine hesaptan tasarruf yetkisi tanınan miktarı çekerek haksız kazanç sağlamaya çalıştığını açıklayarak bu meblağında tasfiyeye dahil edilmesini istemiştir.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden, Merkez Bankası’ndaki bu hesaptan mal rejiminin sona erdiği boşanma dava tarihi 20.03.2012’den bir süre önce ayrılık davasına bakan mahkemenin verdiği yetkiye istinaden 01.02.2012 tarihinde davalı erkek tarafından 106.120,96 euro çekildiği anlaşılmaktadır. TMK’nun 229/2. maddesine göre bir eşin mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devirlerin edinilmiş mallara değer olarak ekleneceği hükme bağlanmıştır. Buna göre bankadan çekilen bu paranın aksi ispat edilemediği, hayatın olağan akışı nazara alındığında, mal rejimi sona erdiğinde davalının uhdesinde bulunduğunun kabulü gerekir. Bu açıklamalar karşısında davalının katılma alacağını azaltma amacı ile parayı çektiği gözetilerek davaya konu 106.120,96 Euronun tasfiye bakımından eklenecek değer olduğu kabul edilmesi ve 47676 numaralı hesap yönünden artık değerin belirlenerek davacının katılma alacağının (TMK. m.236/ı) hüküm altına alınması gerekirken yazılı şekilde bu para dahil edilmeden alacağa hükmedilmesi bozma nedeni yapılmıştır. …”
5-) Y. 8. HD, T: 07.06.2017, E: 2016/7259, K: 2017/8502:
“… Mahkemece bu taşınmaz yönünden mal rejiminin sona ermesinden önce satılmış olması sebebiyle tasfiyeye dahil edilmesinin mümkün olmadığı, TMK’nun 229.maddesine dair şartların bulunmadığı gerekçesiyle talebin reddine karar verilmişse de; bu görüşe katılma olanağı bulunmamaktadır. Şöyle ki; davaya konu taşınmaz edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 27.10.2006 tarihinde satın alınmak suretiyle davalı eş adına tescil edilmiş, boşanma dava tarihinden yaklaşık 6 ay önce 20.06.2008 tarihinde satılmak suretiyle elden çıkarılmıştır. Satış tarihinden mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar geçen 6 aylık kısa süre içinde taşınmazın satış bedelinin harcanmış olabileceği hayatın olağan akışına uygun düşmemektedir. Söz konusu paranın 6 aylık gibi kısa bir süre içinde harcanmasına dair maddi olgunun hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden davalı eş tarafından kanıtlanması gerekir. Dosya içeriğine göre, davalı eş satış bedelinin makul seviyede harcandığını kanıtlayamamıştır. TMK’nun 229/2.maddesi uyarınca davalı eşin, davacı eşin katılma alacağını azaltmak maksadıyla davaya konu 68 parsel sayılı taşınmazı elden çıkardığının kabulüyle mal rejiminin sona erdiği anda mevcut kabul edilerek tasfiyeye dahil edilmesi gerekir. Mahkemece davaya konu yapılan taşınmazdaki davacı eşin katılma alacağının belirlenip bu taşınmaz yönünden kabul kararı verilmesi gerekirken dosya içeriğine uygun düşmeyen gerekçelerle reddine karar verilmiş olması doğru değildir. …”
6-) Y. 8. HD, T: 02.10.2014, E: 2014/14937, K: 2014/17712:
“… davaya konu hesap 6.1.2011 tarihinde 10.761 TL olarak açılmış ve para aynı gün çekilmiştir. Hesabın açıldığı tarih itibariyle taraflar arasında TMK’nun 202 vd. maddeleri uyarınca edinilmiş mallara katılma rejimi bulunmakta olup davalı tarafından aksi ispatlanmadığından belirtilen meblağın aynı Kanunun 222 /son maddesine göre edinilmiş mal olarak kabulü doğru olmakla birlikte mahkemenin varmış olduğu sonuca katılmak mümkün bulunmamaktadır. TMK’nun 228. maddesinde boşanma tarihinde mevcut malların tasfiyeye tabi tutulacağı düzenlenmiş ise de, aynı Kanunun 229. maddesi bir eşin mal rejiminin devamı sırasında diğer eşin katılma alacağını azaltmak amacıyla yapmış olduğu devirlerin eklenecek değer olarak edinilmiş mallara katılacağına amirdir. Somut olayda edinilmiş mal olan ve 6.1.2011 tarihinde davalı tarafından hesaptan çekilen paranın evlilik birliği içinde harcandığı davalı tarafından iddia edilmediği ve tarafların sosyal ekonomik durumuna göre bu miktarda paranın hayatın olağan akışı içinde harcanması mümkün bulunmadığından TMK’nun 236. maddesine göre bu miktarın yarısına katılma alacağı olarak karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. …”
7-) Y. 2. HD, T: 25.10.2010, E: 2010/16339, K: 2010/17563:
“… Dava Türk Medeni Kanununun 194. maddesine dayalı olmayıp, davacı vekilinin 19.2.2008 tarihli oturumdaki açıklamasına göre katılma alacağını azaltmak amacıyla yapılan taşınmaz devrinin iptaline ilişkindir. Türk Medeni Kanunun 229/2. maddesine göre; eşlerden birinin mal rejiminin devamı süresince diğerinin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devirler, tasfiyede edinilmiş mallara eklenecek değer olarak dikkate alınabilir. Yapılan devrin katılma alacağını azaltmak amacıyla yapıldığı sabit olsa bile; tasfiyede bedeli hesaba katılacağından; tapunun iptal ve tesciline karar verilemez. …”
II-) Türk Kanunu Medenîsi:
Hükmün, Türk Kanunu Medenîsi’nde bir karşılığı bulunmamaktadır.
III-) Madde Gerekçesi:
Madde İsviçre Medenî Kanununun 208 inci maddesinden kısmen değiştirilmek suretiyle alınmıştır.
İsviçre Medenî Kanununun 208 inci maddesi iki fıkra hâlinde düzenlenmiştir. Birinci fıkra iki bent hâlinde olup, aynen alınmıştır. Buna karşılık İsviçre Medenî Kanununun 208 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “Bu tür kazandırma ve devirlere ilişkin uyuşmazlıklarda, kararın, dava kendisine ihbar edilmişse bu devir ve kazandırmalardan yararlanan için verileceği”ne ilişkin hüküm alınmamıştır. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunumuzda davanın üçüncü kişiye ihbarıyla ilgili hükümler mevcut olduğundan, bu genel hükümler varken ayrıca böyle bir hükme gerek olmadığı düşünülmüştür.
Maddede eşlerin edinilmiş mallarına ilâvesi gerekli değerler iki bent hâlinde sayılmıştır.
Tasfiyenin adil bir şekilde gerçekleştirilebilmesi için eşlerin bazı işlemlerle devrettiği edinilmiş mallara ait malvarlığı değerleri tasfiye sırasında edinilmiş mallara eklenmelidir. Eşlerden her biri diğerinin malvarlığındaki artıştan pay alacağından, diğerinin bu payı azaltmak maksadıyla yaptığı tasarrufların tasfiye sırasında hesaba katılması zorunludur. Bu nedenle (1) numaralı bentte, eşlerden birinin mal rejiminin sona ermesinden önceki bir yıl içinde diğer eşin rızası olmaksızın, olağan hediyeler dışında yaptığı karşılıksız kazandırmaların edinilmiş mallara ek değer olarak eklenmesi öngörülmüştür. İsviçre Medenî Kanununda mal rejiminin sona ermesinden önceki beş yıl içinde yapılan kazandırmaların edinilmiş mallara eklenmesi kabul edilmiştir. Bu hüküm mirasta tenkise tâbi tasarruflara ilişkin 565 inci maddenin (3) numaralı bendi hükmüne paralel olarak kaleme alınmıştır. İsviçre’de tenkisle ilgili bu maddeyi karşılayan İsviçre Medenî Kanununun 527 nci maddesinin (3) numaralı bendinde de bizden farklı olarak beş yıllık süre esas alınmıştır. Tenkisle ilgili olarak 565 inci madde ile paralellik sağlamak üzere, bu maddede, İsviçre’den farklı olarak son beş yıl içindeki değil son bir yıl içindeki kazandırmaların edinilmiş mallara ilâvesi kabul edilmiştir.
Maddenin (2) numaralı bendinde, edinilmiş mallara eklenmesi gereken değerlerden ikincisi olarak, bir eşin mal rejiminin devamı süresince diğer eşin payını azaltmak amacıyla yaptığı devirler değerlendirilmiştir. Burada da bir önceki bentte olduğu gibi mirasta tenkise tâbi tasarruflar arasında yer alan “saklı pay kurallarını etkisiz kılmak amacıyla yaptığı açık olan temliklere” benzer bir hüküm getirilmiştir. Eşlerden birinin mal rejiminin devam ettiği süre içinde diğer eşin edinilmiş mallardan pay almasını azaltmak üzere yaptığı devirler de tasfiye sırasında edinilmiş mallara, hiç devir edilmemiş gibi eklenecektir.
Not: Türk Medenî Kanunu Tasarısı’nın 229. maddesi bir fıkradan ibaretti, hükmün 2. fıkrası Türkiye Büyük Millet Meclisi Adalet Komisyonu’nca ilave edilmiştir. Ayrıca Adalet Komisyonu Tasarı’nın 229. maddesinin 1. fıkrasının 2. bendindeki “… diğer eşin payını azaltmak kastıyla …” ifadesini “… diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla …” şeklinde değiştirmiştir.
IV-) Kaynak İsviçre Medenî Kanunu:
1-) ZGB:
2. Hinzurechnung
Art. 208
1 Zur Errungenschaft hinzugerechnet werden:
1. unentgeltliche Zuwendungen, die ein Ehegatte während der letzten fünf Jahre vor Auflösung des Güterstandes ohne Zustimmung des andern Ehegatten gemacht hat, ausgenommen die üblichen Gelegenheitsgeschenke;
2. Vermögensentäusserungen, die ein Ehegatte während der Dauer des Güterstandes vorgenommen hat, um den Beteiligungsanspruch des andern zu schmälern.
2 Bei Streitigkeiten über solche Zuwendungen oder Entäusserungen kann das Urteil dem begünstigten Dritten entgegengehalten werden, wenn ihm der Streit verkündet worden ist.
2-) CCS:
2. Réunions aux acquêts
Art. 208
1 Sont réunis aux acquêts, en valeur:
1. Les biens qui en faisaient partie et dont l’époux a disposé par libéralités entre vifs sans le consentement de son conjoint dans les cinq années antérieures à la dissolution du régime, à l’exception des présents d’usage;
2. Les aliénations de biens d’acquêts qu’un époux a faites pendant le régime dans l’intention de compromettre la participation de son conjoint.
2 S’il s’élève une contestation sur des libéralités ou des aliénations sujettes à réunion, le jugement est opposable au tiers bénéficiaire pour autant que le litige lui a été dénoncé.
Not: Türk Medenî Kanunu’nun 229. maddesi, İsviçre Medenî Kanunu’nun 208. maddesine tekabül etmektedir. Ayrıca belirtmek gerekir ki, İsviçre Medenî Kanunu’nun 208. maddesinin 2. fıkrası 19.12.2008 tarihli Federal Kanun ile 01.01.2011 itibariyle yürürlükten kaldırılmıştır.