III. Temyiz ve iptal
III. Temyiz ve iptal
Madde 103 - Mahkemenin verdiği karar, tebliğ tarihinden başlayarak bir ay içinde, başvuran veya Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından temyiz edilebilir.
Vakıflar Genel Müdürlüğü veya ilgililer, vakfın kurulmasını engelleyen sebeplerin varlığı hâlinde iptal davası açabilirler.
I-) Yargı Kararları:
1-) Y. 18. HD, T: 19.09.2005, E: 2005/6919, K: 2005/7998:
“… Dava dilekçesinde vakıf senedinde yapılan değişikliğin tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm Vakıflar Genel Müdürlüğü ve müdahil M. tarafından temyiz edilmiş, bu istemin mahkemece reddedilmesi üzerine red kararı da Vakıflar Genel Müdürlüğü ve müdahil M. tarafından süresi içinde temyiz edilmiştir.
… gerek vakfın tescil istemini gerekse vakıf senedinde yapılan değişikliğin tescilini içeren başvuru bir dava niteliğinde olmadığı gibi üçüncü kişilerin böyle bir yargılamada davaya müdahil olarak katılmaları da mümkün değildir. Gerçekten Türk Medeni Kanunun 103. maddesi hükmü incelendiğinde, sadece Vakıflar Genel Müdürlüğü mahkemece verilen tescil kararının tebliği üzerine bir ay içerisinde ancak temyiz yoluna başvurabilecek iken; kendilerini ilgili olarak gören kişilerin dava niteliğinde olmayan böyle bir çekişmesiz kazai işleme müdahil olarak katılmaları da söz konusu olamaz. …
Vakıf Senedinin Kurucu Üyeler başlığını taşıyan 33. maddesinde, vakıf kurucu üyeleri ile vakıf kurullarının asil üyeliklerine üst üste üç defa seçilenlerin (vakıftan emekli olsalar dahi) vakfın tabii üyesi olacağı, tüm haklardan yararlanacağı ve genel kurula temsilci olarak katılabilecekleri hükme bağlanmış, genel kurulun oluşumunu düzenleyen 7. maddesinde de aynı hususlar tekrarlanmışken yeni düzenleme ile kurucu üyelere üst üste üç defa vakıf organlarında görev almaları halinde tanınan genel kurul tabii üyeliği ve genel kurula temsilci olarak katılabilme hakkı kaldırılarak senet değişikliğine gidildiği anlaşılmaktadır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, vakıf hukukunda esas olan kuruluş iradesinin yasaların buyurucu hükümlerine aykırı olmamak kaydıyla korunması ve olduğu gibi sürdürülmesidir. Senedin istem gibi değiştirilmesi halinde, vakfı kurmak ve üst üste üç defa vakıf organlarında görev almak suretiyle vakfa hizmeti geçenlere tanınan genel kurula tabii üye olarak doğrudan katılma hakları ellerinden alınacak, bu durum da kurucu iradeye aykırı olacaktır.
Açıklanan tüm bu nedenlerle, vakıf senedinin 7. ve 33. maddelerinde yer alan genel kurula doğrudan katılacak tabii üyelerle ilgili yapılan değişikliklerin tescili doğru görülmemiştir. …’
II-) Türk Kanunu Medenîsi:
II. Vakfın şekli
Madde 74 / f. 3
(903 sayılı ve 13.07.1967 tarihli kanunun 1. maddesi ile değişik)1
…
Tescil kararının tebliği tarihinden itibaren, Vakıflar Genel Müdürlüğü, iki ay içinde bu karara karşı temyiz yoluna başvurabilir.
…
Not: Hükmün tam metni ve 903 sayılı Kanunla değişikliğe uğramadan önceki hali için bkz. madde 102.
III-) Madde Gerekçesi:
Maddenin birinci fıkrası yürürlükteki Kanunun 74 üncü maddesinin üçüncü fıkrasını karşılamaktadır. Mahkemenin vereceği kararın, tebliği tarihinden başlayarak bir ay içinde, başvuru sahibi veya Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından temyiz edilebileceği öngörülmüş olmakla, yürürlükteki metinden farklı olarak, başvuru sahibi ile Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün temyiz hakkı aynı esaslara tâbi kılınmış, temyiz süresi de, Vakıflar Genel Müdürlüğü bakımından “iki ay” yerine “bir ay”a indirilmiş olmaktadır. Diğer taraftan, vakfın kurulması istemini reddeden mahkeme kararının da aynı esaslar içinde temyiz edilebileceği kabul edilmiştir. Temyiz süresinin Vakıflar Genel Müdürlüğü bakımından kısaltılması ile, vakfın kuruluşunun daha fazla geciktirilmemesi, durumun bir an önce yasal yolla aydınlığa kavuşturulması amacı güdülmüş; bu yolla, Ülkemizde yakınmalara yol açan yargılamanın uzamasına ilişkin itirazlar, genel temyiz süresi olan onbeş günün daha fazla uzatılmasının önüne geçilmesi suretiyle kısmen giderilmiştir. Vakfın kurucusu ile Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün temyiz süresinin aynı olması da, bu konuda olması gereken bir eşitliğin gereği olarak düşünülmüştür.
Maddenin ikinci fıkrasında, vakfın kurulmasını engelleyen sebeplerin varlığı hâlinde, Vakıflar Genel Müdürlüğünün veya ilgililerin iptal davası açabileceği esası getirilmiştir. Böylece maddede, başvuranın ve Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün temyize başvurma hakkı ile, bundan farklı olarak Vakıflar Genel Müdürlüğü ile ilgililerin vakıf kurma işleminin geçerliliğini engelleyen sebeplere dayanarak iptal davası açma hakları açıklığa kavuşturulmuştur. Ehliyetsizlik ve irade sakatlığı, iptal davası bakımından en önemli sebepleri oluştururlar. Buradaki iptal davası, vakıf kurulduktan sonra, kuruluştaki eksiklik ve hukuka aykırılıklar sebebiyle vakfın tüzel kişiliğine son verilmesi amacıyla açılacak ve verilecek hüküm 2 nci maddenin uygulanmasıyla farklı sonuçlara varılması gerekmeyen durumlar bakımından, geçmişe etkili olabilecektir.
IV-) Kaynak İsviçre Medenî Kanunu:
Hükmün, kaynak İsviçre Medenî Kanunu’nda bir karşılığı bulunmamaktadır.
1 RG. 24.07.1967; S: 12655.